BİNLERCE YILLIK ZANAAT KÜLTÜRÜ VE TARİHİ İLE MARDİN
Tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Mardin, kendine özgü mimarisi, antik şehirleri, doğal güzellikleri ve kültürel mirası ile ülkemizin en özel şehirleri arasında yer alıyor. Taş işçiliğinin nadide örneklerine ve binlerce yıllık zanaat kültürüne sahip Mardin’in kent kimliğinde iz bırakan mekânları listeledik.
Mardin Kalesi, Mezopotamya’nın bereketli topraklarına hâkim 1200 metre yüksekliğindeki bir tepede taştan yapılmış surlarla çevrilidir. Sümer, Asur, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi birçok medeniyet tarafından kullanılan kale, Orta Çağ boyunca özellikle de Artuklu Beyliği döneminde büyük önem kazanmıştır. Bu dönemde hem askerîhem de ticari yolların kontrolü açısından stratejik bir rol oynamış, İpek Yolu üzerinde bulunması nedeniyle ticaretin gelişmesine de katkı sağlamıştır. Bölgenin doğal kaya yapısı ile uyumlu bir şekilde inşa edilen kalenin içinde sarnıçlar, depolar, kuleler ve çeşitli yaşam alanları bulunmaktadır. Bu yapılar kalenin kuşatma altındayken bile uzun süre ayakta kalmasını sağlamıştır.
Mazıdağı ilçesinin güney yamacında 2,5 kilometrelik bir alan üzerine sıralanan tarihî Mardin evleri, kentin kimliğini yansıtan, tarihin ve kültürün iç içe geçtiği yaşam alanlarıdır. Mardin evlerinin en belirgin özelliği, sarı kireç taşından yapılan duvarlarıdır. Yerel taş ustalarının el işçiliğiyle şekillenen bu taşlar, evlerin karakteristik görünümünü oluşturur. Evler genellikle iki veya üç katlıdır ve dar sokaklar boyunca sıralanmıştır. Alt katlar ardiye ve ahır olarak, üst katlar ise yaşam alanları olarak kullanılır. Bölgenin sıcak ve kurak iklimine uyum sağlayacak şekilde tasarlanan evlerin kalın taş duvarları ve küçük pencereleri, yaz aylarının yakıcı güneşini azaltırken içeriyi ferah ve serin tutar. Evlerin bir kısmı toprağa gömülüdür; bu da doğal bir ısı yalıtımı yöntemidir.
Selçuklu ve Artuklu mimarisinin izlerini taşıyan Zinciriye Medresesi, 1385 yılında Artuklu Sultanı Melik Necmeddin İsa bin Muzaffer Davut Bin Malik Salih tarafından yaptırılmıştır. İki katlı olarak inşa edilen medrese dikdörtgen bir yapıya sahiptir. Ana yapı bir iç avlu etrafında şekillenir ve bu avluda derslikler, öğrenci odaları ve diğer hizmet alanları yer alır. Anadolu’nun en saygın eğitim kurumları arasında gösterilen Zinciriye Medresesinde İslam dini, felsefe, matematik, astronomi ve edebiyat gibi çeşitli bilim dallarında eğitim verilmiştir. Öğrenciler burada hem dinî bilgiler edinmiş hem de dönemin ileri gelen bilim insanlarının derslerine katılarak çeşitli ilim dallarında kendilerini geliştirmiştir.
Artuklu ilçesinde yer alan ve hâlâ faaliyette olan Kayseriye Pasajı, Revaklı Çarşısı, Bakırcılar Çarşısı ile 1. Cadde üzerinde bulunan Kuyumcular Çarşısı, Mardin’i ziyaret edenlerin alışveriş yapmak için uğradığı yerlerin başında gelmektedir. Bu çarşılar aynı zamanda Mardin’in ruhunu, tarihini ve kültürünü yansıtan mekânlardır. Yüzlerce yıldır hizmet veren ve içerisinde onlarca kuyumcu dükkânının bulunduğu Kuyumcular Çarşısı’nda el işçiliği ile işlenen altın ve gümüş ürünler, kentin sanatsal birikimini gözler önüne sermektedir. Mardin’in en eski ve en ünlü çarşılarından biri olan Bakırcılar Çarşısı’nda bakır ustalarının el emeği göz nuru eserler, bakır tepsiler, kahve cezveleri, süs eşyası ve mutfak gereçleri gibi birçok geleneksel ürün bir aradadır. Sabuncular Çarşısı’nda Mardin’in ünlü doğal ve el yapımı sabunları satılırken, telkâri dükkânlarında ince işçilikleri ile dikkat çeken küpe, kolye, bilezik, broş gibi takılar ve telkâriden yapılmış dekoratif eşya yer almaktadır.
Mimarisi ve tarihi ile Mardin’in kültürel dokusunun ayrılmaz bir parçası haline gelen Ulu Camii, 12. yüzyılın sonları ile 13. yüzyılın başlarında, Artuklu Beyliği döneminde inşa edilmiştir. Zaman içinde farklı dönemlerin izlerini taşıyan çeşitli onarımlar ve eklemeler görmüştür. En dikkat çekici özelliği taş işçiliğidir. Caminin yapımında kullanılan kesme taşlar, taş duvarlar, kubbeler ve minareler dönemin mimari anlayışının ve taş işçiliğinin zirvesini yansıtır. Avlusu hem ibadet öncesi hazırlıkların yapıldığı hem de sosyal etkileşimlerin yaşandığı bir mekândır. Avlunun ortasında yer alan ve abdest almak için kullanılan şadırvan, zarif mimarisiyle dikkat çekmektedir. Yüksek tavanı, geniş kemerleri ve taş duvarları ile ziyaretçilerine huzur dolu bir ibadet ortamı sunan caminin mihrabındaki süslemeler ve hat işlemeleri, İslam sanatının en güzel örneklerini sergiler.
1895 yılında inşa edilen, 1995 yılında müzeye dönüştürülen tarihî taş binada Mardin ve çevresinde hüküm sürmüş onlarca medeniyete ait tarihî eserler, kazılardan elde edilen buluntular ve çeşitli dönemlere ait çömlekler, taş aletler, heykeller ve süs eşyası sergilenmektedir. Arkeolojik kazılardan çıkarılan eserlerin yanı sıra geniş bir etnografik koleksiyona sahip müzede geleneksel kıyafetler, el yapımı takılar, ev eşyası ve tarım aletleri gibi eserler bulunur. Farklı dönemlere ait mozaik mezar taşları ile Selçuklu, Urartu, Asur, Bizans, Pers, Roma, Artuklu ve Osmanlı dönemlerine kadar uzanan benzersiz bir koleksiyona sahip müze, Türkiye’nin en zengin arkeoloji müzelerinden biridir.
1,166 okunma